New York Yolcusu... |
Uçak tekerleklerini John F. Kennedy havalimanına indirdiği anda , sanki uçakta saatlerce uyumuşcasına rahattım .. Jet lag ile savaşmak için tecrübelerime güveniyordum.. Perşembe günü öğlen uçuyorsunuz , perşembe günü akşam oradasınız , zamanı geri almak diye buna diyorlar sanırım :)
Bir Çay Molası |
İndiğimiz zaman uçakta yaklaşık olarak 1 saat yanaşma sırası bekledikten sonra , nihayet New York'un meşhur taksi sırasına ulaşmıştık , buda yaklaşık yarım saatinizi alıyordu , Time Square de ki otelimize gitmek için Metro'yu da kullanabilirdik ancak 10 saatlik uçuştan sonra çok fazla pratik düşünmeye başlıyorsunuz .. haliyle 52 doları gözden çıkarıyorsunuz ancak Amerikalı bir bayanın taksiyi bölüşme fikrine sıcak bakmıştık ve 35 dolara işi bitirmiştik.. Hotel Edison'a doğru yola koyulduk.. evet hayattaki en güzel şeylerden biri kuşkusuz uykuydu.. hemde tam ihtiyacımız olduğu anda.... güzel bir uyku uyuyup, Cuma sabahına erkenden uyanıp, kendimize bir kahve ısmarlamak için geceyi hemen sonlandırmıştık..
2011 yılından kalan bir fotoğraf... |
1.GÜN
Turist olarak bir şehri yürüyerek gezmeye vaktiniz yoksa , tabiki çözüm önceki yazılarımda söylediğim gibi kırmızı otobüslerden geçiyor.. hop on- hop off şeklinde hayatınız daha bir anlamlı .. NY için haftasonları bu otobüsler özellikle böyle güzel havalarda çok kalabalık oluyor, burada da sıra bekleme ihtimaliniz yüksek.. Biz "City Sightseeing" olanı tercih ettik , ve 3 günlük herşey dahil bir paket satın aldık , ilerleyen zamanlarda "herşey dahil" konseptini anlatacağım..
Times Square |
Kişi başı 65 USD aldığımız bu turun sonuna kadar hakkını verdik diyebilirim.. sadece Gece turuna katılmaya vaktimiz olmadı.. Bu gezi 5 aşamalı .. DOWNTOWN - UPTOWN- BROOKLYN -BRONX ve NIGHT TOUR olarak devam ediyor.. bunun yanında bir komedi show izleyebilirsiniz, ayrıca Feribot turuna dahil olabilirsiniz.. hatta Museum of Modern Art'a ücretsiz giriş yapmanız da mümkün.. gördüğünüz gibi tatil köylerinde olduğu gibi herşey dahil..
City Sightseeing Otobüs yolcuları :) |
Otelimizin konumu tahmin ettiğimizden daha iyiydi.. resmen Time Square'nin kalbindeydi , birazcık oda konforundan bahsetmek gerekirse havalandırmanın sesi canınızı sıkabilir ancak yoğun bir tur yapacağınız için mışıl mışıl uyumanızı engellemeyecek kadar küçük bir sorun aslında.. otel konforum daha iyi olsun diyorsanız bir tık daha pahalı olan , 2012 yılında New York Maratonu için geldiğimde kaldığım Crown Plaza'yı önerebilirim..
Sabahın ilk ışıkları... |
Otelin karşısında bulunan Starbucks'da tipik protein deposu olan kahvaltımızı yaptıktan sonra elimizde kahvelerimizle , otobüsümüze doğru ilerledik.."otobüsümüz" diyorum çünkü 3 gün boyunca bu kırmızı araçları ister istemez benimsiyorsunuz.. şöförler tanıdık, size New york'u aynı ses tonunda anlatan hostesler arkadaşlarınız haline geliyor..arada bir şakalaşmayı ihmal etmeyin .. ve Amerika'da insanlar size iltifat ettikleri için her daim kendinizi iyi hissedebiliyorsunuz.. siz de arada sırada birilerinin şapkasına yada saçlarına güzel sözcükler kondurun..
My baby :) |
Downtown turun en alıcı yerlerinden biri kuşkusuz Empire Building State , 102 katlı olan bu gökdelen'e çıkmanızı önerebilirim , kışın bazı günlerde alt katlara yağmur yağarken , üst katlara kar yağdığı görülmüş..Açık bir havada çıkarsanız , New Jersey , Pensilvanya , Connecticut'ı görmeniz mümkün..Yolunuza Macy's e uğrayacak devam edebilirsiniz..kuşkusuz Amerikan alışveriş kültürünün temsilcisi.. Fotoğrafta gördüğünüz Flariton Binası 1902 yılında tamamlanmış ve 1909 yılına kadar dünyanın en yüksek binası olma ünvanına sahiptir..üçgen şekle sahip olan bu bina , 1966 yılında New York'un simgesi seçilmiştir.
Flatiron Binası |
Sıra geldi bünyesinde bir çok mağazayı, barı ve müzeyi barından Soho'yu ziyarete.. burada mutlaka otobüsten inin ve yürüyün..hatta biraz ilerledikten sonra Little Italy ve Chinatown'dan geçeceksiniz .. mutlaka bir pizza molası verin.. çin mahallesinden sevdiklerinize ufak hediyeler almayı da unutmayın..
Şehrin en güzel manzarası şüphesiz "top of the rock" da bulunan gözlem alanından geçiyor , Empire State yerine kesinlikle Rockefeller Center'ı tercih edebilirsiniz.. biletinizi almadan önce kaç saat bekleyeceğinizi söyleyen makinelerde işimizi kolaylaştırıyor..Şehri tanımak için mutlaka buraya çıkmalısınız..Döndüğünüzde dostlarınıza Manhattan'ı kuşbaşı anlatabilirsiniz..
Manhattan Köprüsü Üzerinden .... |
İstikamet doğruca , kendimizi evimizde hissettiğimiz , 5.cadde'de açılan Simit Sarayıydı.. ihtiyacımız olan güzel bir akşam yemeği , kaldığımız 4 gün boyunca en çok uğradığımız bu mekan kalabalık oldukça bizde mutlu oluyorduk , yemekler çok lezzetliydi , özellikle Türk kahvaltısını hiç özlemedik :) Bu arada 5.cadde (Fifth Avenue) aslında yine abartıldığı gibi olmadığını düşündüğüm, mağaza kiralarının oldukça yüksek , hemen hemen her iyi markayı bulabileceğiniz bir alışveriş caddesi..içersinde cam bir küp şeklinde olan Apple mağazasını barındırıyor..ayrıca koskocaman olan NBA Store'da görülmeye değer.. burada para harcamak yerine , caddenin başlangıcına doğru yürüyün, New york Universitesi'nin resmen doğal kampüsü olan Washington Square Park'a uğrayın.. köşesinde bulunan Starbucks'dan bir kahve alın ve zencilerle muhabbet edin..
Simit Sarayı Kahvaltımız :) |
Washington Square Park |
İtiraf ediyorum ki ilk gün jet lag ile savaşmak için çok uğraştım , Times Square'de bir kaç show izleyip , kalabalığa karıştıktan sonra kendimizi otelimizde bulduk..
Times Meydanı |
2.GÜN
New York' da en özlediğim yerdir Central Park .. kuşkusuz dünyada eşi benzeri yok.. hayran kalmamak elde değil .. verdiği enerji ve huzur çok farklı.. sabahın 7 sinde güzel bir yürüyüşle başladı günümüz.. yapılacak çok şey vardı.. bisiklet kiralayın , faytona binin , gördüğünüz sincapları sayın ve mutlaka tam bir gününüzü buraya ayırın.. çünkü 4-5 saat size asla yetmeyecektir bu huzur dolu park için..
CENTRAL PARK |
Central Park |
Simit Sarayında yaptığımız şahane kahvaltımızdan sonra rotamızı Bronz tura yani Harlem'e çevirdik .. Central park'dan sadece 5 blok ötede olan ve siyahların ağırlıklı olarak yaşadığı bu yerde , mutlaka saçlarınızı ördürmelisiniz..arka sokaklarına uğramadım.. ancak özgürlük kokan yapısını görmezden gelemiyorsunuz, 20 dakikalık bir yürüyüş Harlem için yeterli..akşam vaktiniz varsa Apollo Theatre da güzel bir oyun izleyebilirsiniz.. alışveris için Malcolm Shabazz harlem Market'e uğramayı unutmayın.. ve hepimizin yakından bildiği beyzbol takımı Yankees.. kuşkusuz Amerikan spor tarihinin en çok başarılı klubü.. Bronz tur sırasında 2009 yılında yapılan yaklaşık 52.000 kişi kapasiteli Yankee Stadyumunu görme imkanınız da var..burada hemen bir hop off yapın , Yankee şapkalarından bir tane de siz alın ..
Vaktiniz varsa Night Tour'a katılmayı ihmal etmeyin.. O güzel köprüleri, bazılarımıza beton yığını gibi gelen , bazılarımızın ufkunu açan ışıklı gökdelenlerin ihtişamını bir de gece gözüyle yakalayın...Broadway'de inin güzel bir yemek yiyin.. ve akşamınızı sollandırın
3.GÜN
New York'da geçirdiğim 3.günüm özeldi .. çünkü bugün doğmuştum.. 32.yaşımdı... saat farkıyla arkadaşlarımın kutlamalarına cevap verdikten sonra, güzel bir gün olacağından şüphem yoktu..
Amerikanın bende bıraktığı etki her zaman farklı oluyordu .. 10 saatlik yolu 4 gün için mi gidiyorsunuz sorusunun cevabı aslında Ahmet ve bende saklıydı..seviyorduk napalım .. günde 25.000 adım atmayı, önceden adını bile duymadığımız ücra köşelerdeki kafelerde oturup sohbet etmeyi ,kahvelerimizi içerken hayal gücümüzü zorlamayı , Amerikalıların konuşmalarına zaman zaman kulak misafiri olmayı , bir tane de simit sarayı Santa Monica'ya mı açsak diye ufkumuzu zorladığımız anları , züccaciyecileri gezip kullandıkları koskocaman bardaklara şaşırıp kalmayı , ufacık hediyelerle sevdiklerimizi şımartmayı , şu central park dan bir tane de İstanbul'da olsaydı diye iç geçirmeyi , koskocaman pizzaları yorgun bir günün ardından afiyetle yemeği , değişik hallerle çektiğimiz selfieleri, dünyanın neresinde olursa olur sarılmayı , o anı yaşamayı , ve bulunduğumuz o ana şükretmeyi.. evet şükürler olsun ki 32.yaşıma eşimin süprizi ile New York City'de girmiştim.. Umarım 2017 'de yine böyle sağlıklı, sevdiklerimle birlikte geçirdiğim, bol gezmeli bir yıl olur..
Sadece Sevin...Brooklyn Köprüsü |
Son günümüzde Roosevelt adasına gitmeye karar vermiştik..kuşkusuz herkes için New York City uyumayan bir şehirdi.. canlıydı .. kaygılıydı .. zaman zaman stres doluydu.. nefes almak için East River üzerinde süzülen teleferiğe binerek sadece 10 dakika içersinde bu adaya ulaşabiliyordunuz..
3km uzunluğunda olan bu adayı kısa sürede gezebilirsiniz..en dingin yeri SouthPoint Park..hava güzelse mutlaka burada bir yürüyüş yapın hatta Mahnattan manzarası eşliğinde bir piknik bile organize edebilirsiniz.. ilginç bir bilgidir ki adada yaşayanlar araçlarını, kendilerine tahsis edilen büyük otoparklara park ederek , ada içinde gidecekleri yerlere ulaşmak için toplu taşıma araçlarını kullanmak zorundadırlar..vaktiniz varsa mutlaka bu sakin adayı ziyaret edin.. New York'un karmaşından biraz uzaklaşın ve teleferiğin harika manzarasına şahitlik edin..
Roosevelt Island |
East River |
Günün geri kalan kısmında , "henüz yapamadıklarınız" listenize göz atın ve doğruca yaklaşık 1 saat süren feribot turuna çıkın.. Kırmızı otobüslerin herşey dahil paketinden aldığınız zaman bu turada haliyle hak kazanıyorsunuz.. Feribotlara World Trade Center yada Pier 78 den binebilirsiniz.. böylelikle Özgürlük Heykelini arkanıza alıp güzel fotoğraflar çekebilirsiniz... köprülerin o muhteşem görüntüsünü .. New York City'nin arka bahçesi olan New Jersey manzarasını da fotoğraflamayı unutmayın..
Ve İstanbul yine bizi bekliyordu.. Oysa ben daha Broadway de bir müzikale gidecektim , 230.kata çıkıp rooftop bar da birşeyler içecektim.. peki ya Central Park da bisiklet kiralama fikri...hatta yeni yıl öncesi güzel bir outlet alışverişini Woodbury Common Premium'dan yapabilirdim.. en önemlisi bu kez Apple'ın yolunu tutmamıştık :) ne yazık ki bir sonraki sefere diyerek New York'a yeni yaşıma girmiş bir şekilde veda ediyordum..
İyiki doğdum..
New York'a Veda... |
EDA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder