18 Kasım 2016 Cuma

NEW YORK'TA YENİDEN DOĞMAK..



Bu aralar galiba  türlü nedenlerle yolum sık sık Amerika'ya düşmeye başlamıştı.. 4 günlük maceralara ruhum ve bedenim tamamen hazırdı.. tek tesellim Los Angeles ile kıyasladığım , azalan uçuş saatiydi..evet New York yakındı.. sadece 9 saat 30 dakika da gidebiliyordunuz. Tabiki bu işin şakası.. gerçekler okyanusta ve türbülansla geçirdiğiniz dakikaların hemen bitmesi için bol bol dua etmekti..

New York Yolcusu...


Uçak tekerleklerini John F.  Kennedy havalimanına indirdiği anda , sanki uçakta saatlerce uyumuşcasına rahattım .. Jet lag ile savaşmak için tecrübelerime güveniyordum.. Perşembe günü öğlen uçuyorsunuz , perşembe günü akşam oradasınız , zamanı geri almak diye buna diyorlar sanırım :)

Bir Çay Molası

İndiğimiz zaman  uçakta yaklaşık olarak 1 saat yanaşma sırası bekledikten sonra , nihayet New York'un meşhur taksi sırasına ulaşmıştık , buda yaklaşık yarım saatinizi alıyordu , Time Square de ki otelimize gitmek için Metro'yu da kullanabilirdik ancak 10 saatlik uçuştan sonra çok fazla pratik düşünmeye başlıyorsunuz .. haliyle 52 doları gözden çıkarıyorsunuz ancak Amerikalı bir bayanın taksiyi bölüşme fikrine sıcak bakmıştık ve 35 dolara işi bitirmiştik.. Hotel Edison'a doğru yola koyulduk.. evet hayattaki en güzel şeylerden biri kuşkusuz uykuydu.. hemde tam ihtiyacımız olduğu anda.... güzel bir uyku uyuyup, Cuma sabahına erkenden uyanıp, kendimize bir kahve ısmarlamak için  geceyi hemen sonlandırmıştık..


2011 yılından kalan bir fotoğraf... 



1.GÜN 

Turist olarak bir şehri yürüyerek gezmeye vaktiniz yoksa , tabiki çözüm önceki yazılarımda söylediğim gibi kırmızı otobüslerden geçiyor.. hop on- hop off şeklinde hayatınız daha bir anlamlı .. NY için haftasonları bu otobüsler özellikle böyle güzel havalarda çok kalabalık oluyor, burada da sıra bekleme ihtimaliniz yüksek.. Biz "City Sightseeing" olanı tercih ettik , ve 3 günlük herşey dahil bir paket satın aldık , ilerleyen zamanlarda "herşey dahil" konseptini anlatacağım..

Times Square


Kişi başı 65 USD aldığımız bu turun sonuna kadar hakkını verdik diyebilirim.. sadece Gece turuna katılmaya vaktimiz olmadı.. Bu gezi 5 aşamalı .. DOWNTOWN - UPTOWN- BROOKLYN -BRONX ve NIGHT TOUR olarak devam ediyor.. bunun yanında bir komedi show izleyebilirsiniz, ayrıca Feribot turuna dahil olabilirsiniz.. hatta Museum of Modern Art'a ücretsiz giriş yapmanız da mümkün.. gördüğünüz gibi tatil köylerinde olduğu gibi herşey dahil..



City Sightseeing Otobüs yolcuları :)

Otelimizin konumu tahmin ettiğimizden daha iyiydi..  resmen Time Square'nin kalbindeydi , birazcık oda konforundan bahsetmek gerekirse havalandırmanın sesi  canınızı sıkabilir ancak yoğun bir tur yapacağınız için mışıl mışıl uyumanızı engellemeyecek kadar küçük bir sorun aslında.. otel konforum daha iyi olsun diyorsanız bir tık daha pahalı olan , 2012 yılında New York Maratonu için geldiğimde kaldığım Crown Plaza'yı önerebilirim..



Sabahın ilk ışıkları...


Otelin karşısında bulunan Starbucks'da tipik protein deposu olan kahvaltımızı yaptıktan sonra elimizde kahvelerimizle , otobüsümüze doğru ilerledik.."otobüsümüz" diyorum çünkü 3 gün boyunca bu kırmızı araçları ister istemez benimsiyorsunuz.. şöförler tanıdık, size New york'u aynı ses tonunda anlatan hostesler arkadaşlarınız haline geliyor..arada bir şakalaşmayı ihmal etmeyin .. ve Amerika'da insanlar size iltifat ettikleri için her daim kendinizi iyi hissedebiliyorsunuz.. siz de arada sırada birilerinin şapkasına yada saçlarına güzel sözcükler kondurun..


My baby :)



Downtown turun en alıcı yerlerinden biri kuşkusuz Empire Building State , 102 katlı olan bu gökdelen'e çıkmanızı önerebilirim , kışın bazı günlerde alt katlara yağmur yağarken , üst katlara kar yağdığı görülmüş..Açık bir havada çıkarsanız , New Jersey , Pensilvanya , Connecticut'ı görmeniz mümkün..Yolunuza Macy's e uğrayacak devam edebilirsiniz..kuşkusuz Amerikan alışveriş kültürünün temsilcisi.. Fotoğrafta gördüğünüz Flariton Binası 1902 yılında tamamlanmış  ve 1909 yılına kadar dünyanın en yüksek binası olma ünvanına sahiptir..üçgen şekle sahip olan bu bina , 1966 yılında New York'un simgesi seçilmiştir. 



Flatiron Binası


Sıra geldi bünyesinde bir çok mağazayı, barı ve müzeyi barından Soho'yu ziyarete.. burada mutlaka otobüsten inin ve yürüyün..hatta biraz ilerledikten sonra Little  Italy ve Chinatown'dan geçeceksiniz .. mutlaka bir pizza molası verin.. çin mahallesinden sevdiklerinize ufak hediyeler almayı da unutmayın..

Şehrin en güzel manzarası şüphesiz "top of  the rock" da bulunan gözlem alanından geçiyor , Empire State yerine kesinlikle Rockefeller Center'ı tercih edebilirsiniz.. biletinizi almadan önce kaç saat bekleyeceğinizi söyleyen makinelerde işimizi kolaylaştırıyor..Şehri tanımak için mutlaka buraya çıkmalısınız..Döndüğünüzde dostlarınıza  Manhattan'ı kuşbaşı anlatabilirsiniz..





Downtown turumuzu yavaş yavaş sollandırıp , Brooklyn'e doğru yola koyulduk..Manhattan ve Brooklyn adası arasında iki köprü mevcut , bunlardan biri mutlaka yürüyerek , koşarak , yada bisikletle geçebileceğiniz yaya trafiğine açık olan Brooklyn Köprüsü diğeri ise yaya trafiğine kapalı olan Manhattan Köprüsü .. Brooklyn , 19 yy. da yapılmış ve yapımı tam 14 yıl sürmüştür.. muhteşem bir manzara eşliğinde , bu asma köprüden geçip , belki de New York'un en yaşanılası yerine ulaşacaksınız.. Gelir düzeyi yüksek insanların oturduğu , sessiz , New York City'nin karmaşasından uzak , yemyeşil bir yer Brooklyn.. bir sonraki gelişimizde buradan ev tutmayı bile plana dahil etmiştik.. Otobüsten inmeden hızlıca , hayvanat ve botanik bahçeleri , kütüphaneleri , koskocaman parklarından, tek katlı rüya evlerinden geçtikten sonra Manhattan Köprüsünün o güzel manzarası eşliğinde turumuzu bitiriyorduk..



Manhattan Köprüsü Üzerinden .... 

İstikamet doğruca , kendimizi evimizde hissettiğimiz , 5.cadde'de  açılan Simit Sarayıydı.. ihtiyacımız olan güzel bir akşam yemeği , kaldığımız 4 gün boyunca en çok uğradığımız bu mekan kalabalık oldukça bizde mutlu oluyorduk , yemekler çok lezzetliydi , özellikle Türk kahvaltısını hiç özlemedik :) Bu arada 5.cadde (Fifth Avenue) aslında yine abartıldığı gibi olmadığını düşündüğüm, mağaza kiralarının oldukça yüksek , hemen hemen her iyi markayı bulabileceğiniz bir alışveriş caddesi..içersinde cam bir küp şeklinde olan Apple mağazasını barındırıyor..ayrıca koskocaman olan NBA Store'da görülmeye değer.. burada para harcamak yerine , caddenin başlangıcına doğru yürüyün, New york Universitesi'nin resmen doğal kampüsü olan Washington Square Park'a uğrayın.. köşesinde bulunan Starbucks'dan bir kahve alın ve zencilerle muhabbet edin..


Simit Sarayı Kahvaltımız :)



Washington Square Park


İtiraf ediyorum ki  ilk gün jet lag ile savaşmak için çok uğraştım , Times Square'de bir kaç show izleyip , kalabalığa karıştıktan sonra kendimizi otelimizde bulduk..

Times Meydanı



2.GÜN

New York' da en özlediğim yerdir Central Park .. kuşkusuz dünyada eşi benzeri yok.. hayran kalmamak elde değil .. verdiği enerji ve huzur çok farklı.. sabahın 7 sinde güzel bir yürüyüşle başladı günümüz..  yapılacak çok şey vardı.. bisiklet kiralayın , faytona binin , gördüğünüz sincapları sayın ve mutlaka tam bir gününüzü buraya ayırın.. çünkü 4-5 saat size asla yetmeyecektir bu huzur dolu park için..

CENTRAL PARK

Central Park


Simit Sarayında yaptığımız şahane kahvaltımızdan sonra rotamızı Bronz tura yani Harlem'e çevirdik .. Central park'dan sadece 5 blok ötede olan ve siyahların ağırlıklı olarak yaşadığı bu yerde , mutlaka  saçlarınızı ördürmelisiniz..arka sokaklarına uğramadım.. ancak özgürlük kokan yapısını görmezden gelemiyorsunuz, 20 dakikalık bir yürüyüş Harlem için yeterli..akşam vaktiniz varsa Apollo Theatre da güzel bir oyun izleyebilirsiniz.. alışveris için Malcolm Shabazz harlem Market'e uğramayı unutmayın.. ve hepimizin yakından bildiği beyzbol takımı Yankees.. kuşkusuz Amerikan spor tarihinin en çok başarılı klubü.. Bronz tur sırasında  2009 yılında yapılan yaklaşık 52.000 kişi kapasiteli Yankee Stadyumunu  görme imkanınız da var..burada hemen bir hop off yapın , Yankee şapkalarından bir tane de siz alın ..



Vaktiniz varsa Night Tour'a katılmayı ihmal etmeyin.. O güzel köprüleri, bazılarımıza beton yığını gibi gelen , bazılarımızın ufkunu açan ışıklı gökdelenlerin ihtişamını bir de gece gözüyle yakalayın...Broadway'de inin güzel bir yemek yiyin.. ve akşamınızı sollandırın


3.GÜN

New York'da geçirdiğim 3.günüm özeldi .. çünkü bugün doğmuştum.. 32.yaşımdı... saat farkıyla arkadaşlarımın kutlamalarına cevap verdikten sonra, güzel bir gün olacağından şüphem yoktu..
Amerikanın bende bıraktığı etki her zaman farklı oluyordu .. 10 saatlik yolu 4 gün için mi gidiyorsunuz sorusunun cevabı aslında Ahmet ve bende saklıydı..seviyorduk napalım ..  günde 25.000 adım atmayı, önceden  adını bile duymadığımız ücra köşelerdeki  kafelerde oturup sohbet etmeyi ,kahvelerimizi içerken hayal gücümüzü zorlamayı ,  Amerikalıların konuşmalarına zaman zaman kulak misafiri olmayı , bir tane de simit sarayı Santa Monica'ya mı açsak  diye ufkumuzu zorladığımız anları , züccaciyecileri gezip kullandıkları koskocaman bardaklara şaşırıp kalmayı , ufacık hediyelerle sevdiklerimizi şımartmayı , şu central park dan bir tane de İstanbul'da olsaydı diye iç geçirmeyi , koskocaman pizzaları yorgun bir günün ardından afiyetle yemeği , değişik hallerle çektiğimiz selfieleri, dünyanın neresinde olursa olur sarılmayı , o anı yaşamayı , ve bulunduğumuz o ana şükretmeyi.. evet şükürler olsun ki 32.yaşıma eşimin süprizi ile New York City'de girmiştim.. Umarım 2017 'de yine böyle sağlıklı, sevdiklerimle birlikte geçirdiğim, bol gezmeli bir yıl olur..

Sadece Sevin...Brooklyn Köprüsü


Son günümüzde Roosevelt adasına gitmeye karar vermiştik..kuşkusuz herkes için New York City uyumayan bir şehirdi.. canlıydı .. kaygılıydı .. zaman zaman stres doluydu.. nefes almak için East River üzerinde süzülen teleferiğe binerek sadece 10 dakika içersinde bu adaya ulaşabiliyordunuz..
3km uzunluğunda olan bu adayı kısa sürede gezebilirsiniz..en dingin yeri SouthPoint Park..hava güzelse mutlaka burada bir yürüyüş yapın hatta Mahnattan manzarası eşliğinde bir piknik bile organize edebilirsiniz..  ilginç bir bilgidir ki adada yaşayanlar araçlarını, kendilerine tahsis edilen büyük otoparklara park ederek , ada içinde gidecekleri yerlere ulaşmak için toplu taşıma araçlarını kullanmak zorundadırlar..vaktiniz varsa mutlaka bu sakin adayı ziyaret edin.. New York'un karmaşından biraz uzaklaşın ve teleferiğin harika manzarasına şahitlik edin..


Roosevelt Island



East River


Günün geri kalan kısmında , "henüz yapamadıklarınız" listenize göz atın ve doğruca yaklaşık 1 saat süren feribot turuna çıkın.. Kırmızı otobüslerin herşey dahil paketinden aldığınız zaman bu turada haliyle hak kazanıyorsunuz..  Feribotlara World Trade Center yada Pier 78 den binebilirsiniz.. böylelikle Özgürlük Heykelini arkanıza alıp güzel fotoğraflar çekebilirsiniz... köprülerin o muhteşem görüntüsünü  .. New York City'nin arka bahçesi olan New Jersey manzarasını da fotoğraflamayı unutmayın..




Ve İstanbul yine bizi bekliyordu.. Oysa ben daha Broadway de bir müzikale gidecektim , 230.kata çıkıp rooftop bar da birşeyler içecektim.. peki ya Central Park da bisiklet kiralama fikri...hatta yeni yıl öncesi güzel bir outlet alışverişini Woodbury Common Premium'dan yapabilirdim.. en önemlisi bu kez Apple'ın yolunu tutmamıştık :)  ne yazık ki bir sonraki sefere diyerek New York'a yeni yaşıma girmiş bir şekilde veda ediyordum..

İyiki doğdum..




New York'a Veda... 



EDA








22 Ağustos 2016 Pazartesi

Rüya Şehir Los Angeles




Bu Rüya şehire 2 kez yolumuz düşmüştü.. 2014 yılının ilk sabahına Santa Monica’da uyanmıştık Yine çok uzun bir Amerika seyahati bizi bekliyordu .. dolu dolu 4 gün .. bu uzun zamana acaba farklı bir eyalette bulunan Las Vegas’ı da sığdırabilir miydik? evet sığdırabilmiştik.. peki ya Hollywood ? tabiki onu da.. =)

California’nın en gözde şehri kuşkusuz Los Angeles .. bazı şehirlere 4 gün yetiyordu .. ama bu kentte keşfedecek o kadar çok şey vardı ki..


Bu yüzden 2015’in yazında 15 günlüğüne ev tutmaya karar vermiştik. Buraya bir seyahat planlıyorsanız , kesinlikle downtown da kalmamanızı öneriyorum , konaklayacak en güzel yer adını Hristiyan Azize Monica’dan alan  Santa Monica civarları , burada genelde pahalı oteller mevcut , ancak Airbnb den ekonomik bir ev tutmanızı şiddetle tavsiye edebilirim.. Ulaşım konusunda ise  maalesef toplu taşıma gelişmediği için , araba kiralamanız gerekebilir.. burada her ailede en azından 2 araba bulunuyor ve trafik oldukça yoğun..

Evimiz..


Clover Park- Santa Monica


Santa Monica ‘da Clover Park yakınlarında bulunan şirin evimize adımımızı atmıştık , bu kez koskocaman 15 günümüz vardı.. her günü planlamak daha kolay görünüyordu.. hatta zamanımız kalırsa San Diego’ya bile uğrayabilirdik..


Yoga is Everywhere


Santa Monica bölgesi , Downtown’a göre daha güvenli , az sayıda evsiz barındırıyordu.. Burada tüm gün spor yapabilirsiniz , sahilden bisiklet kiralayarak Venice Beach’e kadar gidip , sevdiklerinize ufak hediyeler alabilirsiniz , arada mola verip NBA tadındaki sokak maçlarını izleyebilirsiniz.. Okyanus da yüzmeyi göze alıyorsanız , buyrun sizi koskocaman dalgalar bekliyor..Santa Monica Muscle Beach’de vücudunuzu geliştirebilirsiniz =)  akşamüstü uzun yürüyüşler yapabilirsiniz , alışveriş ruhunuzu Third Pomeranade Street de geri getirebilirsiniz.. tüm istediğiniz markalara buradan ulaşabilirsiniz.. Clover Park’da piknik yapabilirsiniz ..bir basketbol maçına dahil olup, mahallenin gençleri arasına katılabilirsiniz.. Matınızı alıp , ruhunuzu Santa Monica Yoga’da dinlendirebilirsiniz.. Akşamüstü Pacific Park’a gidip , filmlere konu olan meşhur dönme dolaba binebilirsiniz..Santa Monica Pier’deki  Bubba Gump Shrimp’e uğrayıp karnınızı doyurabilirsiniz.. Evinize dönüp , komşunuzla uzun uzun sohbetler edebilirsiniz..

Şimdi anladınız mı burası neden birçok Hollywood starının ve yönetmenin gözdesi?

Med Cafe- Venice Beach

Venice Beach


Biraz kültür ve sanat turu yapmak isterseniz, Museum of flying, Bergamot Station ve Santa Monica Museum of Art’a uğrayabilirsiniz.

Santa Monica’ya yakın gidebileceğiniz yerlerden ilki  Venice Beach .. evet filmlerdeki gibi burada paten yapan bikinili kızları görme şansınız yüksek.. kuşkusuz skaterların uğrak yeri,  cıvıl cıvıl, her türlü insanla karşılaşma ihtimaliniz olan kalabalık bir sahil burası ..


Malibu Beach, kesinlikle haftasonu tercih etmeyin derim çünkü trafik buraya oldukça yoğun… dalgalarla boğuşmak , sörf yapmak için doğru bir adres.. dönüşte Nobu’nun güzel manzarasında bir şeyler içmeyi unutmayın.. Los Angeles sahillerinde sakın bizdeki gibi ayağımıza gelen hizmetler beklemeyin , meyvenizi , havlunuzu , şemsiyenizi , sandalyenizi kendiniz götürmelisiniz..


Malibu Beach


Malibu Beach

Gelelim dünyadaki film sektörünün kalbine .. Hollywood.. kesinlikle isim çok havalı değil mi? Gittiğiniz zaman iyi reklamı yapılmış diye düşünmeden edemiyorsunuz .. ne yazık ki sokaklar temiz değil  ve hava karardıktan sonra güvenli olduğunu söyleyemem.. Hollywood bulvarına ayak basın , Walk of Fame de bir yürüyüş yapın ,  oradan direk Beverly Hills’e doğru yol alın..


Beverly Hills’de o meşhur malikanelerin yanından geçerken, acaba Hollywood starlarından birine rastlar mısınız diye düşünmeden edemiyorsunuz, lüks arabaların, milyon dolarlık evlerin belki de sıradanlaştığı bir yer burası… Alışveriş yapmak yada Cheese Factory’de birşeyler atıştırmak istiyorsanız mutlaka Rodeo Drive’a uğramalısınız. Bir çok kafeyi ve ünlü restorantı içinde barındıran bu caddede Türk dostlarınıza rastlama olasılığınız da oldukça yüksek , hatta yakınlarındaki  Cafe İstanbul’da özlediğiniz Türk yemeklerinden tadabilirsiniz …fiyatlar için uygun diyemem ancak Amerika’da damak zevkinize göre birşeyler bulamıyorsanız burası iyi bir alternatif olabilir.. Harika bir Türk kahvaltısını özlediyseniz , yine bu cadde yakınlarındaki Akdeniz Mutfağı kökenli olan Mama's Secret Bakery & Cafe’ye mutlaka uğrayın..Duvara el izinizi bırakmayı unutmayın..


Rodeo Drive- Beverly Hills




Yolunuz 1 gün bile olsa mutlaka Los Angeles downtown'a  düşmeli.. yüksek katlı iş merkezlerinin olduğu , geceleri bir çok evsizi barındıran downtown  Los Angeles Lakers'ın sahası olan Staples Center'a ev sahipliği yapıyor.. ziyaret saatleri değişiyor bu nedenle web sitesinden bakmanızı öneriyorum..NBA maçlarına denk gelmediyseniz , programı takip ederek burada güzel bir konsere gitme şansınız da olabilir.  Bunun dışında Griffith Gözlem Evine giderek Hollywood yazısını daha net görebilirsiniz ...Walt Disney Concert Hall , Music Center, Bradbury Building, Grand Park, Union Station bu bölgede göz atabileceğiniz diğer yerler..



Los Angeles - Downtown


Adrenalin dolu bir gün  yaşamak istiyorsanız .. doğruca Universal Studios.. web sitesine girerek( http://www.universalstudioshollywood.com/) ziyaretinizi planlayabilirsiniz.. sabahın erken saatlerinde gidin aksi takdirde hem şovları izlemek , hem stüdyo turu yapmak , hem de atraksiyonlara binmek için zamanınız kalmayabilir.. burada ufak alışverişler yapmayı unutmayın ..

Universal Studios- Hollywood

Şimdi biraz LA'nın dışına çıkmanın vakti gelmişti, başka güzellikleri keşfetmek için zamanımız azalıyordu.. Los Angeles'ın güneyine doğru yol almıştık , karşımıza koskocaman limanıyla Long Beach çıkmıştı.. Büyük Okyanus'a kıyısı olan bu şehir , California eyaletinin en büyük 5.kenti.. Aslında dışardan baktığınızda oldukça "yapay" duran birşeyler hissediyorsunuz..Limanda  yürüyüş yaptıktan sonra , Queen Mary gemisini ziyarete gidebilirsiniz.. Benim fikrimce eğer  San Diego'da bulunan Sea World'e uğrama şansınız varsa , buradaki Pasifik Akvaryumunu görmenize gerek yok.. Kuşkusuz erkeklerin çok ilgi gösterdiği, Abd'de bir zincir haline gelen , turuncu ve beyaz giymiş bir sürü güzel kadının arasında oturup yemek yediğiniz Hooters'da birşeyler atıştırabilirsiniz..

Bahsedeceğim yer kuşkusuz yaşlanmak isteyebileceğiniz bir yer olabilir.. Newport Beach.. gezdiğiniz zaman buradaki evlere, ortama , atmosfere adeta hayran kalıyorsunuz .. uzaktan koşarak size doğru gelen 25 yaşında sandığınız kadının aslında yaklaştıkça 55 yaşlarında olduğunu fark-ettiğiniz, belli ki insana iyi gelen bir sahil şeridi burası .. Amerika'nın en pahalı evlerinin satıldığı , biraz Bodrum havası olan , gün batımında film sahnesi gibi içinizi ısıtan bir yer burası..Fashion İsland''a uğrayarak mağazalara göz atabilirsiniz, feribota binerek Balbao sahilinde yürüyüşünüzü yapıp , Corona Del Mar'da günü batırabilirsiniz. Newport'ta bulunan ufak ama pahalı olan dükkanlara göz atmayı unutmayın..

NewPort Beach - Orange County




Newport Beach - Günbatımı

15 günlük Los Angeles seyahatimiz de alışveriş yapmamış olamazdık .. İlk olarak bir Türk'ün Amerikay'a ayak basınca ilk gerçekleştirdiği eylem olan google'da en yakın outleti araştırmaya koyulduk ve tüm Amerika'da artık zincir haline gelen şehrin dışındaki Premium Outlet'te, Guess mağazasında deli gibi çanta ararken bulduk kendimizi.. San Francisco yazımda da bahsettiğim gibi, artık outletlere gitmek bazı markalar dışında , doların Türkiye'deki karşılığına bakarsak, gerçekten bir avantaj sağlamıyordu.. Yine de boş bir valiz ile gidebilirsiniz yada oradan kendinize bir  Samsonite valiz alabilirsiniz..Alışverişin daha avantajlı olduğu , şehir merkezinde bulunan , Ross , Marshalls ve T.J Max gibi yerleri tercih etmenizi öneriyorum.. buralarda uygun fiyatlara , marka çantalar, cüzdanlar, hatta elbiseler bulabilirsiniz..

Neler yapamadık kısmına gelince , Santa Barbara sahil kasabasına gidip şöyle arkadan çekilmiş pozlarımdan birini veremedim =) Los Angeles Lakers'ın bir maçına denk gelip tezahürat yapamadık , Newyork da ziyaret ettiğim için Hollywood Madam Tussaud müzesine gitmeye gerek duymadım, Laguna Beach'de güneşe doyamadım ve daha belki de bir çok şey..

San diego ve Las Vegas hikayelerimi bir sonraki postumda sizlerle paylaşacağım..


Sevgilerimle..


Eda..




16 Ağustos 2016 Salı

Çeşme'nin Büyüsü..


Haftasonu geldi çattı .. İstanbul da denemediğiniz havuz , gitmediğiniz parti ve Beach kalmadı.. nem oranı da hayli yüksek .. trafik ve yol çalışmaları hat safhada.. en iyisi telefonunuza indirdiğiniz Türk hava yolları programından bir İzmir seyahati yaparak , 48 saat olsa da buralardan kaçmayı deneyebilirsiniz..
Bu aralar Atatürk Havalimanı, ülkedeki durumlarından dolayı bir hayli boş, uçaklarda her saat yer bulabilirsiniz, hatta uçaklar yanaşma konusunda hiç bu kadar hızlı olmamışlardı, park yeri sorunu dahi yok…

Bizimde Çeşme hikayemiz aynen böyle başlamıştı .. 48 saatlik hızlandırılmış turumuzu sizlerle paylaşmak istedim..


Birinci Gün


Cumartesiyi– Pazara bağlayan gece saat 02.30 da uçağımız indi , İzmir’in yeni olan havalimanını ilk kez görüyordum ve adeta büyülendim… Türkiye’de kuşkusuz birincilik koltuğuna oturabilir..
Arabamızı kiraladıktan sonra , düştük Çeşme yollarına, istikamet doğru Alaçatı

Yaklaşık 1 saat sonra otelimize vardık .. Gecenin sessizliğinde , İzmir Otobanında , son ses şarkılar eşliğinde uykumuzdan eser kalmamıştı…


Alaçatı denince aklıma butik otellerin o huzurlu hali geliyor , hepsi küçücük , hepsi sıcacık , bazen salaş , bazen modern .. ama kuşkusuz hepsinin ortak özelliği “samimiyet”…
Hızlı bir araştırmadan sonra Brera Alaçatı da kalmaya karar vermiştik.. evet butik otel konseptiyle , diğerlerine göre daha modern döşenmiş, tam ortasından geçen şirin havuzu,  ilgili personeli ile doğru bir tercih yaptığımıza artık emindik.. ve tabiki organik ege kahvaltısı..
Ekonomik olan odaları 13m3 ve terasları var ..  zaten 48 saat için fazla bir metrekareye ihtiyaç yoktu.. Dilerseniz daha büyük ve jakuzili odaları da mevcuttu..




İkinci Gün


Alaçatının o güzel havasında , cildimiz dinlenmiş bir şekilde uyanmıştık.. ve ihtiyacımız olan organik Ege kahvaltımızı yaptıktan sonra Çeşmenin en güzel denizinin olduğu Fly inn e doğru yola çıktık..
Fly inn otelimize yaklaşık olarak 10-15 km ydi… mükemmel durgun bir deniz, Bej kafe de yediğimiz lezzetli yemekler, eğlenmek isteyenlere dj eşliğinde happy hour partileri , denizin ortasındaki sandalyelerde sohbet muhabbet.. unutmadan denizdeki salıncakta fotoğraf çektirmezseniz olmaz J.. uzun bir kumsal .. yüzen tatlı evcil hayvanlar ..eğlenen gençler… ve çocuklu bir aileyseniz kuşkusuz burası doğru seçim..



Fly Inn Beach - Çeşme




Su sporlarına meraklıysanız , yakınındaki Fun Beach’i tercih edebilirsiniz.. yine bu bölgede oldukça güzel olduğunu duyduğum ancak 48’e saate sığmayacağı için gidemediğimiz Zio beach ve Before Sunset var.. öncesinde rezervasyon yaptırmak gerekebilir..


Çeşme - Fly inn



Güzel bir deniz , kum  ve güneşin ardından , akşam Mehmet Erdem’i dinlemek için yolumuzu  Aya Yorgi’de bulunan Sole Mare’ ye çevirecektik.. Buraya gündüz de gelebilirsiniz, Fly inn gibi berrak bir denizi olmasa da koyda olduğundan dolayı oldukça durgun ve güzel bir deniz olduğunu söyleyebilirim.. Öncesinde Çeşme Marina’ya uğradık , bu sene bodrumun aksine daha kalabalık ve canlıydı.. Mekan öncesi birşeyler içmek istiyorsanız ve 90 lar severim diyorsanız mutlaka  işletmeciliğini Salim Bey’in yaptığı , marina girişinde terasta bulunan Ekşi Limona uğrayın derim, değişik ve güzel olan kokteyllerden tadın..


Son günümüz..


Alaçatı’da yine güzel bir sabaha uyanmıştık, istikamet  Aya Yorgi de bulunan KafePi.. size tavsiyem ortaya güzel bir Keyfekeder kahvaltı sipariş etmeniz , mükemmel gözlemenin de tadına bakabilirsiniz… Genellikle yaşları 17-24 arasında değişen gençlerin takıldığı bu mekanın fiyatları da oldukça iyi .. deniz durgun .. Cumartesi ve Pazar günleri çok kalabalık olduğu için pek önerilmiyor.. bu bölgede yeni açılan Tren Ayayorgi Beach , yada yılların eskitemediği Babylon’u da tercih edebilirsiniz, biraz yaş ortalaması büyüsün diyorsanız kuşkusuz Sole Mare.. Akşamları da bu mekanlarda partiler yapılıyor.. Ünlü dj’ler ve yaz şarkıcıları dediğimiz Demet Akalın ve arkadaşları sahne alıyorlar..



Kafe Pi Beach


Sıkıştırılmış zamanımızda Dost Pidesiz olmazdı.. evet gidin ve sınırsızca yiyin diyebilirim.. Mutlaka Dostaki ve Tahinli Pidesinden deneyin..

Peki ya Alaçatı sokaklarını gezmeye zaman olmadı mı ? Bir önceki seyahatimde 1 günde olsa daracık ve kalabalık sokakları gezme fırsatım olmuştu .. Alaçatı da yapamadıklarım kısmına gelince , Ferdi baba da ne yazık ki balık yiyemedim, ne yazık ki Hacımemiş mahallesinde bir şeyler içemedim.. ve ne yazık ki mavi dondurmanın tadına bakamadım.. Sörf yapmaktan hiç anlamadığım için Alaçatı Marina’ya da  uğramadım .. vaktiniz varsa mutlaka bunları da deneyin derim…








Sevgilerimle ..


EDA..

10 Ağustos 2016 Çarşamba

Yaşlanmak istediğim yer ... Bodrum..

    Hiç düşündünüz mü nerede yaşlanmak istediğinizi..  İstanbul kuşkusuz hepimiz için koskocaman bir karmaşa demek .. karmaşık bir trafik , koşuşturmalı bir iş hayatı , yetişmeye çalıştığımız toplantılarımız , sevdiğimiz birini dinlemeye giderken bile yaptığımız onca zaman hesaplamaları, maç bileti aldık ama acaba maça yetişir miyiz diye düşündüğünüz o anlar.. Bir yandan da cümlelerimiz hep  İstanbulsuz olmazla başlar.. dünyada eşi benzeri yoktur,  evet bu öylesine söylenmiş bir cümle değildir, İstanbul'un eşi benzeri  gerçekten yoktur.. 24 saat yaşamın canlı olduğu bu şehir , o kadar özeldir ki.. işte hep  diyorum ya  her sefanın cefası da oluyor haliyle.. Bizler İstanbul da yaşayan şanslı kişilerdeniz.. ve bunun cefasını da çekmeye hazır olanlardanız..


Peki ya yaşlanmak istediğimiz yer , kuşkusuz yaşlılık karmaşayı pek içinde barındırmıyor.. evet benim yaşlanmak istediğim yer BODRUM.. şarkıları var , adına yazılmış özlü sözleri var , hikayeleri var..


Aktur Apart Site Manzara 


Aktur Residence Manzara




12 yıldır  gittiğim Bodrum’un , her yerinde başka bir gizem yatar.. Gümüşlükte bakir kalmış günbatımını izlemek , cennet koyunda balıklarla  birlikte yüzmek , yalıkavakta sevdiklerinize takılar almak , Palmarina'da hayallerinizdeki yatları izlemek , Akturdaki balkonunuzda en sevdiklerinizle birlikte karpuz sefası sürmek, gümbette köhne bir barda eğlenmek , ortakentte halka karışmak , oasis Urfa diyarında lahmacun yemek , konacıkta kışlık ev fiyatlarına bakınmak , bodrum merkez de esnafla pazarlık yapmak, fink te sabaha kadar şarkılar dinlemek, veli de saatlerce bir tabure de oturmak , Mandalin'de Mehmet Erdeme eşlik etmek , Zumada bir happy hour yapmak , Mimoza da balık yemek … kendinize kötülük yapmak istiyorsanız tabiki Catamaran da sabahlamak, Halikarnasa şöyle bir göz gezdirip hey gidi köpük partileri diye içinizden geçirmek.. Bitez dondurmacısında bal badem yemek , tekne turunda akyarlardaki  karaincire uğramak , bodrum kalesi manzaralı Garden da akşam içkilerinizi yudumlamak , del mar da puflara yayılmak ,  antik tiyatroda bir konsere gitmek, Casita da meşhur bodrum mantısının tadına bakmak…. ve böyle devam ediyor işte bodrumun büyüsü..


Sevdiklerinizle... 

Tekne Turu (DELTA)




Bodrum Bodrum...

Bodrumu bodrum yapan sizsiniz aslında, sizin buraya yüklediğiniz anlamlar..


Bodrumda nerede kalmalı?

1-Aktur Residence
2-Kuum otel
3- Hilton Türkbükü 
4-Costa Farilya Gündoğan

Nerede ne yemeli?

1-Urfa Diyarı Oasis (Lahmacun şiddetle tavsiye edilir)
2- Bitez makarnacısı (fettucinili doğal makarna)
3-Bitez dondurmacısı (bal badem ve  trileçe)
4-Casita 
5-Mimoza
6-Limon Cafe gümüşlük
7-Garden (güveçte karides şiddetle tavsiye edilir)

Peki ya Beachler ?

1-Aktur Mavi beach
2-Sarnıç Beach
3-X-Beach Yalıkavak
4-Nikki Beach

Sevgilerimle...


EDA..

15 Temmuz 2016 Cuma

San Francisco'da tekrar 'Gelin' olmak


Uzun bir seyahat bizi bekliyordu .. Yaklaşık 12 saat 30 dakika süren , Avrupa'dan hızla geçtikten sonra  o koskocaman motorların çalışma sesini duyduğunuz , zaman zaman pilotun o şahane sesine kulak verdiğiniz , okyanus üzerinde Demet Akalın' dan dinlediğimiz "çalkala" adlı anlamsız şarkı ile motive olduğunuz , 4 film izlersem kaç saat geriye kalır hesapları yaptığınız , aralarda Türk Hava Yollarının süper aşçılarının müthiş sunumları ile kendinizi şımarttığınız ..internet erişimi ile gündemden geri kalmadığınız.. Sol tarafta gecenin , sağ tarafta gündüzün yaşandığı ..koskocaman geçen 750 dakika ..  Ve bu sefaları sürdükten sonra .. Amerika'nın Kaliforniya eyaletindeki o Körfez şehrine varacaktık.. Aylardan Haziran.. Günlerden pazartesiydi .. Ama tabiki bu pazartesı içersinde hiç bir sendrom barındırmıyordu .. Uçağın salladığı zamanlar hariç :)

Nihayet o meşhur köprülerin üzerinden geçiyorduk .. Okyanus'tan süzülen uçağımız , San Francisco Uluslararası Havalimanına varıyordu.. 

Öncelikle şunu söylemeliyim ki , Los Angeles'ın aksine toplu taşıma bu şehirde oldukça gelişmiş ,biz ilk olarak yabancısı olduğumuz bu kente taksiyle başladık...Dilerseniz BART sisteminden faydalanabilirsiniz ..Bunun dışında Muni Bus denilen otobüsler ve tarihi tramvayları da kullanabilirsiniz..Sakın nostaljik olan ve San Francisco'nun sembolü haline gelen Cable Car kullanmadan şehrinize dönmeyin..

San Francisco'nun sembolü Cable Car


Otelimiz en hareketli olan caddelerden birinde "Union Square" deydi , havaalanından otele yaklaşık 45-50 USD ödemiştik ve yarım saat süren bir yolculuk sonrası varmıştık.

San Francisco maceramız sadece 4 gece ile sınırlıydı.. The 32One adlı otelimize yerleştikten sonra , geriye kalan saatlerimizin hemen biteceği endişesi ile yola koyulduk .. Kaldığımız yere çok yakın olan Chinatown dan başlayarak yürümeye başladık... Elimizde selfie çubuğumuz , meşhur Dragon Gate de fotoğraflarımızı çektikten sonra , Little Italy e kadar gelip orada ufak bir mola ile  4 peynirli pizzamızı ve pennemizi afiyetle yedik.. Buradan San Francisco'nun en önemli lokasyonlarından Fisherman Wharf a doğru yola koyulduk.. İnatla "jet lag" olmamamız gerektiğini birbirimize defalarca söyledik  .. Çekilen "yorgun" fotoğraflarımızdan sonra otelimize döndük.

Fisherman Wharf


İkinci Gün ...

22 Haziran 2016 sabahında meraklı" gözlerle uyandık .. Evliliğimizin üzerinden koskocaman 2 yıl geçmişti .. Perdeden içeriye  giren o güzel güneş bizi en pozitif edasıyla karşılıyordu ..  Ahmet damatlığını , ben gelinliğimi giyerek yollara düşecektik .. Bilirsiniz genelde düğünlerinizde hep başka insanların mutluluğu adı altında çalışmalar yaparsınız .. Onlar hangi müzikleri sever , arkadaşları öne oturtsak aile büyüklerimiz ne der , kuzu tandır mı severler yoksa tavuk mu yeseler gibi binlerce soru , ama bu sorular ve cevapları oldukça önemlidir çünkü 3 saatlik bir organizasyonda "diğer insanlar" düğününüze  puan vereceklerdir .. Biz de bu kargaşada doğal olmayan düğün fotoğraf albümümüzü ne yazıkki alamamıştık ... Ama önemi yoktu .. Başka bir
ülke de  , sokaktan geçen Michael  , kilisenin önünde bekleyen John fotoğraflarımızı çekecekti ...
Siz siz olun 3 günlüğü kişi başı 45 usd olan , o üstü açık kırmızı otobüslere binin .. sonra kafanıza
esen bir yerde inin... Tekrar binin sonra tekrar inin ...



Tüm şehri gezdiğimiz "Deluxe Sightseeing'




Yeniden gelin olmak..


Golden Gate köprüsünden bu otobüsle geçin , rüzgarı içinizde hissedin , bu köprü neden altın rengi değil diye düşünün .. Selfie çubuğunuz varsa uçmasın diye sıkı sıkıya tutun.. Yanınızda sevdiğiniz biri varsa  elini de sıkı sıkı tutmayı unutmayın ...harika fotoğraflar çekin.. Kocam gibi saçlarınız yoksa mutlaka şapka takın , bu şehrin güneşini hafif sanmayın.. Zamanınız varsa bisiklet kiralayarak köprüden geçin , yeni insanlarla tanışın.. Onlara Chicago'nun bile rüzgarının daha az şiddetli olduğunu söyleyin..



Golden Gate Köprüsü



Ardından Golden Gate Park a uğrayın.. Öyle ufak tefek bir park değil bahsettiğim , Central Park'dan yaklaşık yüzde 20 daha büyükmüş.. Müzelere uğrayın , kendinize güzel bir kahve ısmarlayın , iş çıkışı spor yapanlara göz atın , Türkiye döndüğünüzde pazartesi spora başlayacağınıza dair yemin edin...


Golden Gate Park


"Union Square" da her türk vatandaşı gibi koskocaman olan "Apple Store" a uğrayın , iphone fiyatlarına göz atın , buradan alırsam daha mı ucuz olur hesapları yapın , evet biliyorum ki acıktınız doğruca Apple nın karşısında bulunan Macys alışveriş merkezinin en üst katına çıkın.. 20-25 dakika sıra bekledikten sonra kendinize Cheesecake factory de bir Greek Salad ve Fish and Cips ısmarlayın, Cheesecake yemekse niyetiniz önce tatlınızı yiyin çünkü yer kalmıyor.. ardından enerjiniz tam takır devam ediyor, Union meydanındaki mağazalar doların yükselmesiyle birlikte ülkemize göre avantaj sağlamıyor , (Calvin Klein, Tommy Hilfiger, Guess gibi markalar hariç) , hemen yolunuzu Ross ve Marshall a çevirin, oradan sevdiklerinize hediyeler seçin , kendinize 30 usd ye ayakkabılar ve çantalar alın..

Golden Gate Park


Union Meydanı

 
Son günümüz..

Güne hemen otelimizin yanındaki starbucks da güzel bir kahveyle başladık., iş merkezlerinin yoğun olduğu bu bölgede her adım başında bu kahvelerden bulmak mümkün , çalışan kızların San francisco da yaşayan evsizler ile sohbetlerine kulak verin , insana verdikleri önem ve değere bir kez daha hayran kalın...Çapraşık olan sokaklarda , (lombard street) dik yokuşlarda yeni fotoğraflar çekin..Ünlü Alcatraz adasına gitmek istiyorsanız, seyahatiniz belli olur olmaz İnternet üzerinden mutlaka biletinizi alın aksi halde yer bulmanız mümkün değil..Zamanınız olursa feribotla ufak bir gezintiye çıkıp Oakland'ı görebilirsiniz.. belki burada bir NBA maçına denk gelirsiniz ve son finalist Golden State Warriors maçına eşlik edebilirsiniz.. Amerika'da kaldığınız günlerde en özlediğiniz şey türk yemekleriyse  mutlaka Kitchen Istanbul'a gidip , çorbasını ve beytinin tadına bakabilirsiniz..

San Francisco Bay
Edalı Detaylar..

32one Hotel - Otelin konumu oldukça güzel , Dragon Gate kapısının yanında, Union Square'ın kalbinde.. bir çok yere yürüme mesafesinde, booking.com dan rezervasyonunuzu yapabilirsiniz..Fisherman Wharf tarafında kalan otellerin fiyatları oldukça yüksek..

Fisherman Wharf - deniz ürünleri yemeği sevenler için doğru adres olduğunu düşündüğüm bu kalabalık yerden hatıra dükkanlarını da  ziyaret edebilirsiniz..







14 Temmuz 2016 Perşembe

Neden yazıyorum?

Herkese Merhaba ,

Öncelikle bu blogu neden oluşturduğuma dair merak edenleriniz varsa hemen anlatayım ..

Bilirsiniz bazı seyahatlerde öyle yerler vardır ki,  her gittiğinizde hayatınızla ilgili daha başka neler yapabilirsiniz , geri kalan yaşam hikayenizde gerçekten istediğiniz yerde misiniz gibi İstanbul'da hayatın karmaşası içinde kendinizle ilgili düşünemediğiniz ne varsa aklınıza bir bir gelir.. İşte tam da bahsettiğim bu yer "Bodrum"...Heryeri başka güzeldir Bodrum'un.. İstanbul'u bırakıp , buralara temelli kaçsam mı diye düşündüğüm ama "emekli" kafasını beklediğim bu muhteşem yer , hayatımla ilgili bir çok güzel şeye tanıklık etmiştir..

En güzel gün batımlarının yaşandığı Bitez'in Aktur sitesinde  .. ablamın sorduğu ufacık bir soru ile "Edalı Gezmeler" in hikayesi yazılmaya başlandı ..

Bir hostesten daha çok uçtuğum doğruydu , ama hostesler en azından uçaktan korkmadan rahatça uçuyorlardı , ben korkan ancak inatla bunun üzerine gitmeye çalışan yurdum insanıydım...
Ee her güzel şeyin bir cefası oluyordu haliyle .. Bu nedenle her türlü türbülansa girmeye razıydı gönlüm , yeter ki ucunda görülmeye değer bir dünya olsun..

Dünya gözüyle keşfettiğim bu muhteşem yerleri , tattığım o güzel yemekleri , kaldığım o rahatsız otelleri , tanıdığım farklı insanları paylaşmak istedim...
Bodrum- Aktur- Mavi Plaj
Sevgilerimle..



Eda..